Janie, yaşamının belki de en zorlu dönemine şahit oluyor. Sevgili büyük amcası hayata gözlerini yumduğunda, köklerine, doğduğu ve büyüdüğü yer olan Woodland Falls’a geri dönüyor. Bu sakin ve doğayla iç içe olan kasaba, Janie’nin masumiyetinin saklandığı yerdir. Eski dostları, hüzünlü anılarıyla yüzleşmeye zorlar onu, aşındırdığı yollar, o yemyeşil bahçe, eski ama her zaman sevgi dolu evi… Ancak büyük amcasının ölümü ona bir sürprizle de geliyor. Janie, büyük amcasının son iradesinde, çocukluk evinin kendisine bırakıldığını öğreniyor. Bu, onun için belki de geleneksel bir mirasın çok ötesinde. O evi, yıllar öncesine ait anıları, neşe dolu çocukluğunu ve hatta o masumiyet günlerini hatırlatan ve yaşatan bir hediye olarak kabul ediyor. Yıllarca büyük şehirde geçirdiği zaman içinde unuttuğu mutlulukları, sakinliği tekrar bulma fırsatı olarak görüyor. Bu yüzden aile yadigarı olan o ev, onun için sadece bir yapı değil, aynı zamanda içinde kayıp zamanlarının ve unutulmuş hatıralarının saklandığı bir zaman kapsülüdür. Janie’nin hikayesi burada başlıyor ve hayatı boyunca iç içe olduğu bu duygusal iplikler üzerine dokunulacak. Kendini yeniden keşfetme yolculuğu bu eski, ama bir o kadar da tanıdık olan evde başlıyor. Bu evin her köşesi, ona tekrar kim olduğunu hatırlatan ufak bir macera taşıyor. Ailesinin mirasını keşfetmek, köklerine dönmek ve kendisini yeniden tanımlamak onun en büyük amacı. İşte tam bu noktada, Janie’nin iç dünyası ve Woodland Falls kasabası, birlikte özgün ve dokunaklı bir hikayeye dönüşüyor. Rigoroz yaşamdan uzak, huzur dolu bir kasabanın genç bir kadının hayatındaki dönüşümüne nasıl ev sahipliği yaptığını izlemek, her sinema seyircisi için unutulmaz bir deneyim olacak.
Yorum Ekle